Öyle zamanlarım oldu ki
benimdi vaktimin tüm
hâkimiyeti.
Gidişlerim oldu
milyonlarca düşünce kadar uzağa.
milyonlarca düşünce kadar uzağa.
Sabahları kendime uyanır,
kendimle sohbet
ederdim.
Biraz beyaz peynir,
reçel ve bal koyar küçük
tepsime
gülüşürdüm günle.
gülüşürdüm günle.
Radyomda çalan şarkılar içime işlenirdi adeta.
Uzanır boylu boyunca seyrederdim şehrini
kâinatın.
Kulağımda en güzel melodilerimle yürüyüşlere çıkar,
gülüşürdüm sokaklarıyla
şehrin.
Uyanırdım, saman kâğıtlarım masamda.
Geceden boynu bükük mumlarım olurdu.
Satır satır kelimelerim ortalıkta dolanır
ve
kucak açardı evim bana.
Günün akşama kavuşmasını seyrederdim
penceremden.
Bir fincan kahvem
ve küçük masamda gülüşen kalemimle.
ve küçük masamda gülüşen kalemimle.
Benimdi tüm yaşamım,
aldığım nefes ve alamadığım
tüm güzellikler,
gözlerimin önünde benimdi hayatım.
Ağır ağır üzerime dökülen sular
kapısı açık bir
banyoda buluşurdu benimle.
Örtmek zorunda kalmadığım perdelerim,
kısmak zorunda olmadığım radyomun sesi hep
benimdi.
Katılmak zorunda olduğum toplantılarım,
mecburi birleşmelerim yoktu benim.
Melodilerim, ağacın dönüşümünden kucağıma
düşerdi
ve benimdi melodilerim.
Sonrasında gitmek zorunda kalan bedenim
ve
evimde kalan ruhumla
şimdiye toplantılar içindeyim inil inil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder